AK PARTİLİ BELEDİYE ÇALIŞANI EMEKÇİ BİR KADINA, AK PARTİLİ BAŞKAN'DAN BÜYÜK MOBİNG

GÜNCEL

Antalya Bu olayı konuşuyor.. AK Partili Başkan'dan, AK Partili Çalışan Kadına Mobing

AK Partili bir emekçi bir kadın. 43 yaşında ve iki erkek çocuğu var. Büyük oğlu 23 küçük oğlu 16 yaşında. 23 yaşındaki oğlu  Halil Nişancı Süleyman Demirel Üniversitesi’nde  2 yıllık Adalet Meslek Yüksekokulunda okumuş. Okulu bitirdikten sonra Edirne’de bir şantiyede iş bulmuş. Ekmeğini çıkarıyor. 16 yaşındaki Berat Can adlı oğlu ise İmam Hatip’de öğrenci. Şerife Nişancı Cumhurbaşkanımız imam hatip mezunu diye oğlunu İmam Hatip’e vermiş. Eşi Uğur Nişancı ise 49 yaşında 2002’den beri bir otelde boyacılık işi yapan bir emekçi. Karı koca Maraş’ın Afşin İlçesinden. Uğur Bey 90’da Antalya’ya gelmiş. 1995’de memleketinde Şerife Hanımla evlenmiş ve   Şerife hanımı da yanına alıp  Antalya’ya gelmiş ve Antalya Serik’i vatan edinmiş. 

Şerife Hanım neden Ak Partili Oldu.

Şerife hanım çevresinde Fanatik düzeyde bir Ak partili olarak biliniyor. Eşiyle beraber Ak Parti üyesi.   Üye olmadan öncesinden Ak Parti kurulduğundan beri Ak Partili. Bunun da enteresan bir hikâyesi var. Şöyle ki;  İlk çocuğu Halil ayakları dönük doğduğu için uzun süreli tedavi görüyor. Ayağının birinden  dört  diğerinden beş kez ameliyat oluyor.   1997 yılında başlayan bu ağır süreç sağlık sistemi rezaletleriyle  aile için bir kâbusa dönüşüyor.  Sigorta hastanesi bunun tedavisi yok eve götür çocuk yatsın diyor. Eğirdir kemik hastanesine götürüyorlar, doktorlar biz bunu tedavi ederiz ancak burada aylarca tedavi etmemiz gerekiyor, diyorlar.  Maddi imkânsızlık ve bıçak parası talepleri bellerini büküyor.    Sigorta hastanesi çocuğun  tedavisini yapamıyor.  edemiyor. Babanın sigortası devlet hastanelerinde geçmiyor. Sonunda Antalya devlet hastanesinde   tavsiye edilen bir doktor ben bunu tedavi ederim diyor ve bütün imkanlar seferber edilerek  iki yıllık ağır  bir tedavi sonucu büyük çocuk şifa buluyor. şifa buluyor.  

Bu Kez Küçük Çocuk.

Fakat ailenin dramı bitmiyor.   bu kez    2004 Temmuz ayında yılında küçük çocukları Berat Can çok ağır bir lösemi hastalığına yakalanır. Bu hastalık  50 yaşlarında görülmektedir.  Çocuklarda ise milyonda bir görülen MDS hastalığı denen bir hastalık türüdür. Doktorlar hiç ümit yok kurtulması mucize olur diyorlar. 11 ay kadar Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde  yatırıyorlar.  % 10 kurtulma şansı olabilir hazırlıklı olun derler.  Abisi Halil’den ilik nakli yapılan  Berat Can’ın nakil sırasında iki kez kalbi duruyor. Ancak öldürmeyen Allah öldürmüyor ve Berat canı ailesine bağışlıyor. 

Berat can bir yıla yakın hastanede tedavi görüyor   Bu tedavi sürecinde aile eskiden çektiği sıkıntıları  çekmiyor. Recep Tayyip ERDOĞAN’ın sağlıkta yaptığı devrimle  sigorta hastanesi devlet hastanesi ayrımı kalkıyor sigorta birleşiyor. Aile o günün parasıyla 300 bin lira (milyon) tutan tedaviyi  beş kuruş vermeden yaptırma imkânına kavuşuyor.  İşte o gün  Şerife hanım bir söz veriyor.  Ben ölsemde Tayyip ERDOĞAN’ın yolundan dönmeyeceğim diye bir söz veriyor.

Bundan sonra Şerife Hanımın Antalya’daki bütün mitinglerine ve faaliyetlerine gidiyor. Hanımları bu yolda örgütlüyor. Ak partinin Ankara’da  genel kongrelerine dahi aksatmadan   Sayın Tayyip ERDOĞAN Antalya’ya her geldiğinde havaalanında karşılayanların en önünde Şerife Hanım  var.    

Şerife Hanım’ın Dramı   ve MOBBİNG Başlıyor.

Daha önceki başkan Ramazan ÇALIK döneminde  başkanlık mutfağında çalışan Şerife hanım yeni başkanın gelişinden sonra  12 Nisan 2019 tarihinde temizlik işleri müdürlüğüne görevlendiriliyor. Şerife hanıma  sonra belediye içinde kat temizliğine veriliyor. Müdür B.Z. tarafından belli katlara ve odalar  masalardan belge çalacağı iddiasıyla girmesini yasaklıyor. Gerekçe de ilgi çekici: 2019 Nisan ayında Bülent Zeranay çağırıp, sen “eski ekiple görüşüyormuşsun onlarla samimiymişsin,  diyor ve masadan   bir evrak kaldırarak bu evrak buradan kaybolursa seni yakarım.  1. Katta, başkanlık katında çalışmayacak bu kata gelmeyeceksin, diyor.     Şerife hanım üstlerine şikâyet ediyor beni hırsız yerine tutuyor, hırsız muamelesi yapıyor diye!  Fakat kimse sesini duymuyor.  Bundan sonra  Temizlik işleri müdürü B.Z.  şerife hanımı 66 mahallenin cami temizliği,  cami tuvaletleri temizliğ ve yaşlı bakım hizmetleri  gibi ağır işlerde çalıştırıyor.  Yanında çalışanlar gün aşırı  bu işe çıkarken Şerife hanım her gün bu göreve gönderiliyor. Pandemi döneminde dönüşümlü çalışılırken  her çalışanın faydalandığı bu hak Şerife hanıma verilmiyor.  Şerife hanım başına gelenlere anlam veremiyor ama kronik bel hastalığına rağmen ekmek param diye işini yapıyor.    Bu süreçlerden sonra Şerife hanımı tekrar bina içine alıyorlar.  

Şerife Hanım’ın Suçu Neymiş?

Şerife Hanım bu süreçte başkan APUTKAN’n kendisine düşmanlığının nedenini  anlıyor. Bundan yaklaşık 2  yıl önce  2019’un Ocak ayında Ak Parti Belediye başkanı adayını mevcut başkan Ramazan ÇALIK değil,  Enver APUTKAN olarak açıklamış. Mevcut Başkanın  mutfağında çalışan ve başkanı çok seven Şerife hanım bu habere çok üzülmüş ve ağlamış.  Enver APUTKAN’ın iddiasına göre ağlamakla kalamamış  çayları  tabakları vb  çöpe atmış.  Evet suç buymuş! Şaka gibi ama gerçek çünkü Enver APUTKAN meclis toplantısında Şerife hanımın suçunun bu olduğunu alenen söylüyor. Saklamıyor. Şerife hanım ağladığını doğruluyor ancak başkan bana iftira atıyor, ben hiçbir şeyi çöpe atmadım, diyor. 

Şerife Hanım  Saldırıya Uğruyor ve  Eşine Belediye Binasında Darp Ediliyor!

 Şerife Şanımı’ın başına gelenler hakkındaki iddialarını  Serik Savcılığa verdiği şikayet dilekçesinden aynen verelim. 

Antalya Serik belediyesin de  temizlik işleri bünyesinde çalışıyorum   4 Eylül 2020 tarihinde    Pazartesi günü yıllık izin kullanmak istediğimi birim müdürü Bülent ZERANAY’a  bildirdim.  Tamam kullanabilirsin dedi. Ben  de doldurduğum  izin kağıdımı  imzalatması için şefim Gamze hanıma bıraktım.  Cuma günü Gamze hanım sabah saat dokuz buçuk da beni aradı seni müdür çağırıyor dedi. O sırada ben asansör siliyordum işi bırakıp ofise gittim.  Müdür Bülent bey  bana  oniki gün yıllık izin kullanamazsın, izinin tamamını kullanacaksın  dedi. Bende ben kalan iznimi daha sonra kullanmak istiyorum,  hastalık olur ileriki zamanlarda belki ihtiyacım olur dedim. Müdür izinin hepsini kullanmazsan seni çöpe veririm dedi.  Bunun üzerine ben iznimin tamamını kullanmak istemiyorum dedim. Bana bağırdı bende siz sürekli bana neden hakaret ediyorsunuz dedim. Masadaki imza kaşesini aldı bana atmak için kaldırdı ve benim üstüme yürüdü.  Bana vurmak için elini kaldırdı odadakiler araya girip müdürü tuttular.

Ben bu durumda kalınca  eşimi aradım. Eşimle beraber  başkan yardımcısı Kemal YILDIRIMIN yanına gittik, bana tamam ben müdürle  konuşurum dedi. Belediye başkanı Enver beyle de   görüştük. O da, müdürle konuşurum, dedi. Saat dört buçuk da izin kâğıdımı imzalanması için tekrar ofise gittim. Müdür bana  imzalamam. Ya hepsini kullanırsın ya da izinden dönünce seni sokak   süpürmeye veririm, dedi. Bende  müdür bey neden bana sürekli eziyet ediyorsunuz dedim. Bağırmaya başladı. En az on kişi eşime koridorda  arkadan saldırıp eşimi darp ettiler.  Saldıranların en başında da R…… K……. adlı kişi vardı.   Daha sonra güvenlik güçleri geldi. Eşimi hastaneye gönderdiler. Eşim darp raporu aldı. Olaya sebebiyet verenlerden şikayetçi olduk. Bu olayın kamera kayıtları da şayet kaybedilmediyse güvenlik güçleri tarafından alınmış olmalı

Olaylarda İkinci Perde

Olayın ilk kısmı buraya kadar. Şerife Hanım iznini almaya çalışırken  eşine darp ediliyor.  Ve şikayetçi oluyorlar. Olay savcılığa aksediyor. Şerife hanın Savcılık başvurusunun ikinci kısmında idarenin kendince aldığı tedbiri şöyle anlatıyor.

İzine gittim. İznim zehir oldu. Psikoloji ilaçları kullanmaya başladım. Geldikten sonra belediye idarecileri  karakola aksetmiş olayı tersine çevirmek için,  ekte sunduğum yazıyla savunma istediler. Buna göre ben temizlik işleri müdürü B….. Z……’a yüksek  sesle konuşmuşum ve  sonra eşimle  oraya giderek tartışma yaşamışız. Bununla ilgili savunma istiyorlardı.   Bu sıralarda da belediye Başkanı Enver APUTKAN’ın o kadın buradan ya defolup gidecek, ya da onu ben tazminatı verip atacağım dediğini de işittim. Koskoca bir belediye başkanının bana düşmanlığını anlayamıyordum. Ne yapmıştım ben bu kişiye? Sayın savcım ben ve eşim ekmeğimizin davasında olan garip insanlarız. Ekmeğimizin davasında iki çocuğuma bakmak için belediyede temizlikçilik yapıyorum. Çalışmaktan şikayetçi değilim. Eşim otelde çalışıyor, mesai saatleri haricinde dışarıda boyacılık yapıyor. Ben ve eşim Helal lokmamızın peşindeyiz. Siyaseten desteklediğimiz bir partinin belediyesinde bunları yaşadığımıza inanamıyoruz.  Bu durumu Ak parti İl başkanı avukat İbrahim Ethem TAŞ Bey’e de ilettim. CİMER’de şikayet ettim

Yeni Nesil Bir Mobbing Çeşidi 

Bülent Zeranay pardon galiba başkan Enver APUTKAN öyle istiyor.   Mobbing düzeni şöyle kurulmuş. Belek birimi 6-7 km ve sabah saat 7.30’da  dolmuş var. Ancak bu böyle yapılmıyor. Şerife Hanım Kadriye’ye gitmeye zorlanıyor. Kadriye 15 km kadar.  Kadriye’ye ilk araba ise saat  sabah 7’de. İkinci araba ise saat 8’de.     Mesai de saat 8 de başlıyor.  Bu saatte işe gitse yarım saat mesaiye geç geldin diye tutanak tutulacak. Dolaysıyla Şerife hanım ya sabah 7 arabasına biniyor.   7.5 da eşi tarafında Kadriye’ye götürülüyor. 8’de orada oluyor.  Belediyeden görev verilen kişiler bazen  saat 8.30’da bazen saat 9’da hatta bazen 9.30/10’da  gelip Şerife hanımı arabalarıyla  tek başına çalışacağı alan olan  Belek bölgesine götürülüyor.  Şerife Hanımı bölgeye   emir verilen belediye çalışanları özel arabalarıyla götürüyorlar. Bazen de kocasına darp eden amiri olan  bölge sorumlusu  R.K.  ise belediyenin resmi arabasıyla bu servisi gerçekleştiriyor.   

Sadece eziyet olsun diye yapılıyor bütün bu şeytani organizasyonlar!    Oysa bu kişi Belekte çalışıyor ve beleğe saat 7.30 da dolmuş var ve rahatlıkla mesaisine yetişebilir. (Bu haber yayınlanmadan hemen önce 3 Aralık 2020 tarihinde vazgeçilmiş. Şerife hanıma bundan böyle Belek’e gel demişler! )

Peki bu kadının suçu ne: belediye başkanı APUTKAN’a  göre suçu şu: Bu hanım bundan evvel ki  başkan Ramazan ÇALIK’ın mutfak ve çay servislerinin yapıldığı bir  birimde çalışıyormuş  Bundan 2.5 yıl kadar önce Ramazan ÇALIK tekrar aday gösterilmeyince ağlamış. Çok ağlamış . Hatta sinir krizi geçirmiş  çayları bardakları  çöpe atmış. İddia bu.  Bu iddiayı meclis toplantısında belediye başkanı itiraf ediyor. Ama bu binadan aldık arkaya verdik ne yapmışız gibi gerçek dışı bir cümleyle. 

Halbuki yaptığı şu. Caddelerde çöp toplamaya verilen Şerife hanım tek başına ıssız bölgelerde  çalışıyor. Yemek yok, tuvalet yok. Başının çaresine bak deniyor. Belinden Kronik rahatsızlığı olduğu için eğilip kalkmakta zorluk çekiyor. Kocası buna bir çare buluyor. Yerden çöpü eğilerek almaması için mekanik bir alet alıyor. Şerife hanım çöpleri onunla topluyor. Sonunda  canına tak edip artık tv programına çıkıp gazetecilere konuşacağım diye ortalıkta beyan edince belediye yönetimi tedbir alıyor ve Belek bölgesinde yanına iki kadın vererek çalıştırmaya başlıyorlar.  Ve işkence eziyet ve Mobbing tüm hızıyla devam ediyor.

Yargı Yavaş.

Bir kadına yapılan eziyetlerde yargının yavaş çalışması da dikkatlerden kaçmıyor. Şerife Hanım’ın eşi belediyede saldırıya uğruyor darp ediliyor. Bu konu adliyeye intikal ediyor. Saldırı kayıtları kameralarda var.  Bu güne kadar bu şikâyetten ses çıkmıyor. Şerife hanım sürülüp kocasını darp edenin emrine verilince tekrar şikâyetçi oluyor  dahası koruma istiyor. Ayrıca dosyanın daha önceki şikâyetle birleştirilmesini tanıkların dinlenmesini talep ediyor.  Ancak savcılık birbiriyle sebep sonuç ilişkisi bakımından ilgili dosyayı birleştirmediği gibi suça ve eziyete dair araştırmaları yapmadan kovuşturmaya yere yoktur kararı veriyor.  Şerife hanımın avukatı karara itiraz ediyor. Önceki şikeye dosyasında henüz karar verilmemiş,  ondan çok sonra yapılan dosyada kovuşturmaya yer yoktur kararı verilmiş olması  mağduriyetleri büyütüyor. Bu tür yasal işlemelerden ülkenin çok hassas olduğu  Kadın’a eziyet/mobbing/ şiddet gibi iddialarda  bile  hızlı sonuç alınmaması mobbinge uğrayan diğer personelde de Belediye idaresinin adliyede etkin olduğu dedikodularına yol açıyor. Ki bu   ayrı bir sorun olarak görünüyor. Zira böyle durumlar halk  üzerinde “şüyuu vukuundan beter” sözüyle anlamını bulan bir psikolojik etki yaratıyor. Antalya/Serik Cumhuriyet Başsavcılığı’nın konu üzerine duyarlılıkla eğileceğinden tüm  Antalya halkının bir kuşkusu yok ve olmaması gerekir.   

 Ak Partililere Yakıcı Sorular.

Başta Antalya İl Yöneticileri olmak üzere sorularımızı soruyoruz.

Ak partiye ait bir belediye de ekmeğinin derdindeki mazbut bir Anadolu annesine yapılan bu eziyetlerden haberiniz var mı?

Haberiniz varsa  neden engel olamıyorsunuz?

Sayın Mustafa KÖSE Şerife Hanıma  Belediye Başkanı Enver APUTKAN’ın  kendilerini dinlemediğini söylemiş. Bu doğru mu? Şayet doğrusu  ise Ak Parti  Antalya teşkilatını  fesh etmeyi düşünür müsünüz? Aynı sorularımız Ak Parti Genel Merkezi için de geçerlidir. 

Şerife hanım şikayetlerine duyarsız kalan  Ak Parti Serik İlçe Başkanı, Belediye başkanının gerekten dünürü mü?  Şayet dünürse, bu kronik sorunların çözülememesinin nedeni olabilir mi?    Ak parti de bu aşiret düzenini çağrıştıran uygulamalar partinin il ve ankara nezdinde üst düzey yöneticilerini  hiç rahatsız etmiyor mu?

Ak Parti İl başkanı Halil  İbrahim TAŞ’a ve  başta Mustafa Köse olmak üzere tüm Ak parti  vekillerine  soruyoruz. Eşinizin çalıştığı bir birimde kamu görevlileri tarafından hakarete ve  darba uğrayıp adliyelik olsanız. Sonra da eşiniz size hakaret ve darp eden kişinin emrine verilse ne yaparsınız?

Partinize ait bir Belediyede   bir kadına  böyle işkenceler yapılması Ak Parti olarak sizi hiç rahatsız etmiyor mu? 

Bir Anadolu kadınına hem de sizleri iktidara taşıyan kendi üyeniz  bir emekçi bir kadına  reva görülen bu tür  muamelelere engel olamamak halk nezdinde ne anlama geliyor, hiç düşündünüz mü?

Geçen dönem Serik belediyesi Kadın Dostu Belediye ilan edilmiş. Bu dönem bir kadına yapılan işkencelerin kaynağı ve merkezi olmasında hiçbir sorumluluğunuz yok mudur?

Ak Parti Antalya Örgütleri Şerife Hanım Kadar Ak Partili Mi?

Röportaj sonrasında Şerife hanım    kafama takılan bazı bilgiler verdi. Bu bilgiler sanıyorum Ak Parti’nin tüm ülkede düşüşünün sebebi ve sonucu. Şöyle dedi şerife hanım: “ben reise verdiğim sözü tutuyorum(reisin  u sözden haberi yok!)  aylardır ağlıyorum . 1.5 yıldır bana işkence ediyorlar. Soruyorum kendi  kendime ben bu adamlara gidip oy vermekten başka  ne yaptım? Bunca sıkıntıyı çekerken bütün partilerden gelip bana sahip çıkmaya çalıştılar.  Farklı partilerden insanlar belediye meclisinde uğradığım haksızlıkları dile getirdi.   Hatta CHP genel merkezinden CHP’li vekiller aradı gel bize anlat derdini mecliste gündeme getirelim, bir kadına bunlar yapılamaz,  dediler. Üstelik hepsi benim Ak partili olduğumu biliyordu.  Hepsine teşekkür ediyorum. Gidemedim gidemezdim Ben hayatımda CHP’ye oy vermedim ki!  Gidip onlara sığınmak çok ağrıma gider.  Bana hiçbir borçları yok kendimi sahtekâr gibi hissederim.  Ne yazık ki; Ak Parti teşkilatları yanımda olmadı. Yanımda olmak isteyen vekillerin ve sayın il başkanının da başkana söz geçmedi. Ne diyelim. Ben hayatımı emeğimle kazanıyorum. Bana iftira atanların önünde eğilmek zorunda değilim ve eğilmeyeceğim. Bu saatten sonra tek bir dileğim var. Sesimi Sayın Başkanımıza   duyurmak ve ona Sayın Cumhurbaşkanım partimizi el birliğiyle batırmak için her şeyi yapıyorlar. Bir çare bulun lütfen demek

Şerife hanımın bu sözlerinden sonra bir gazeteci olarak soruyorum. Ak parti Antalya örgütlerinin idarecileri gerçekten Ak Partili mi?

 Sonuç olarak şu kadarını söyleyip bu özgün haberi sonlandıralım.  Serik belediyesinde Mobbing’e uğrayan tek personel Şerife hanım değil. Her taraftan patlamış bir belediye. Belediyeye gelen icra/kamu görevlilerine bile saldıran, işi kaba kuvvete dökmüş bir belediye.  Personeliyle çok sayıda davalık olmuş adliyelerden çıkmayan bir belediye. Böyle bir belediyenin elbette hizmete zaman ayırması mümkün olmaz. Düşünsenize 64 yaşında  bir belediye başkanı işi gücü bırakmış,  iki çocuk annesi bir işçisiyle  1.5 yıldır uğraşıyor  ne partisi, ne vali ne kaymakam, ne savcı özetle  Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hiçbir yetkili kurumu engel olamıyor. Neymiş başkan adayı olarak açıklandığında     ağlamış tabakları çöpe dökmüş falan filan.  Sayın başkan bu partili muhtemelen siz geldiniz diye ağlamadı. Diğeri gitti diye ağladı. İkisi arasındaki farkı anlayabiliyor musunuz? Şayet böyle basit işlerle uğraşmayıp büyüklük gösterip şefkatinizi esirgemeseydiniz muhtemelen  siz giderken de ağlardı! Bizim size tavsiyemiz öyle bir başkanlık yapın ki, siz gittiğinizde de birileri arkanızdan ağlasın.    

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.